Salı, Aralık 31, 2013

Mutlu Yıllar



Sizlerle 2013' e ait acı - tatlı bir 365 gün daha  tamamladık. Önümüzde koskoca, umut dolu, yepisyeni 365 gün var. Kendim için tek dileğim; bu yılı sağlıkla, mutlulukla ve hayatı yaşayarak tamamlamak. Yaptığım yıl sonu muhasebesinde "hayatı yaşamak" kısmından sınıfta kaldığımı gördüm. Aslında hayatı yaşamak yanlış bir cümle , "anı yaşamak" çok daha doğru tanımlayacak durumu. İşte bu yıl kendim için bunu diliyorum. Umarım "anı" daima yakalarım.

Sizler içinde dua ediyorum; inşallah  gönlünüzden geçen, çok arzu ettiğiniz şeyler gerçek olur. Sevgi, mutluluk, şans, sağlık bizlerle olsun. Hepinize tek tek kart atmayı arzu etsem de gerçekleştiremezdim. O yüzden bu kartımı kabul ediniz lütfen.
                                                                 Kucak dolusu sevgilerimle. 



Pazar, Aralık 29, 2013

Yılbaşı süsleri

Bu süsler bilgisayarınız için. Ekranınızda duvar kağıdınızı yeni yıl konseptine göre değiştirmek istersiniz belki.

foto
foto

foto

foto


foto
foto




foto

foto
foto

*** Foto yazılarına tıklarsanız ekranınız için daha bir çok  duvar kağıdına ulaşabilirsiniz. BURADA farklı ve çok şık duvar kağıtları mevcut.

iyi pazarlar diliyorum 




Cuma, Aralık 27, 2013

Yılbaşı sofraları

foto
İşte bu noel babalara bayılıyorum. Başlangıcı onlarla yaptım bu sebepten. Masaya ufak tefek dokunuşlarla sevimli bir hava katmayı seviyorum. Ben yeni yılda misafir ağırlamayacağım ama yine de ufak bir araştırma yaptım. Çünkü bu dönemde herkes bu tür paylaşımlarda bulunuyor ve farklı şeyler görüp öğrenmek için bu iyi bir fırsat oluyor. Gelin derlediklerime birlikte göz atalım.

Peynir ve bademle yapılmış bu kozalaklar. Oldukça şirin görünüyor.

foto
Bu çam ağaçlarını da seviyorum. Bazlama ile yapabiliriz sanırım.

Tarif için tıklayınız

Bunun görüntüsü çok hoşuma gitti. Tam yeni yıl konseptli. Son derece de pratik. 

tarif için tıklayın

Portakal sever biri olarak görünce direk sevdim. Oysa portakal sadece sunum için . Kendisi , elmalı-hardallı kereviz salatası imiş.

tarif için tıklayınız


Ve mezelerden sonra biraz da sofra düzenleme kısmına bakayım dedim. Yabancı sitelerde bir sürü yeni yıl sofrası var. Hepsinde de masanın ortasını tamamen süslemelere ayırmışlar. Biz de ise masanın tamamını mezeler kaplar. İşte bir kaç örnek.

foto kaynak
foto kaynak


İşte bizim sofralarımızdan bir örnek. Samimiyiz biz, her şeyimiz masada olmalı. Ellerine sağlık Fatmazade'nin yengesinin. Yılbaşı için olmasa da şahane bir sofra hazırlamış.

Fatmazade'nin güzel ve leziz tarifleri için tıklayın

Ve bir kaç tane de peçete katlama şekli kolayından. Bunlar en kısa zamanda uygulanacak.

1        2       3

Salı, Aralık 24, 2013

Yılbaşı süsleri

foto
Son bahçeye gidişimde yani bir iki hafta önce, kozalaklar toplamıştım. Bir sepetim var ve çiçekçiden çiçekleri içine batırmak için süngerimsi şeyden aldım. Malzemeler hazır beklerken ben de bir yandan, nasıl bir şey yapsam diye web sayfaları arasında geziniyorum. Henüz aradığımı bulamadım ama bunları gördüm ve sevdim. Belki size de fikir verir.


foto
foto
foto
foto

foto


Ve BURADA bir sürü örnek daha var.


Pazar, Aralık 22, 2013

Pazar şarkısı

kaynak


En sevdiğim albümlerinden biridir Ray Charles / Genius Loves Company albümü. Düetlerden oluşuyor. O düetler içinde en sevdiğimde Elton Jhon ile seslendirdiği, aşağıda linkini verdiğim  şarkıdır.

Dinlemek için linki tıklayınız.
Sorry Seems To Be Hardest Word _ Features Elton Jhon


Norah Jones ile birlikte söylediği Here We Go Again  ise ikinci favorim. Albümün tamamını büyük bir zevk ile dinlerim her zaman . Ray Charles sevenlerin hemen hepsinde olduğunu düşündüğüm bu albümü  BURADAN alabilirsiniz.


Salı, Aralık 17, 2013

Ondan Bundan Şundan

Esmâ'ül Hüsnâ. Allah'ın 99 ismi. Bilinmesi , okunması sevap olan 99 isim. Son zamanlarda sık sık karşıma çıkan yazılar var, bu isimlerin belirli sayıda okunmasının bazı hastalıklara iyi geldiğine dair. İyi niyetle, yürekten dileyerek okunacak duaların şifa bulmaya yardımcı olduğuna daima inancım vardır, okurumda. Bazen öyle darda kalırız ki, işte bu noktada daha bir yürekten "yarabbim şifa ver"  diye ellerimizi açarız. İlle kendimiz için olması gerekmez, sevdiklerimiz içinde açılır o eller. Dilerim açılan eller geri çevrilmesin, tüm hastalar şifa bulsun.
Yapmanız gereken, elinizi hasta olan yerinize koyup, gerekli ismi tekrarlamak. İsimler ve hangi hastalıklara şifa olduğuna gelince.

  • Omurga için: El Cabbar   CC.
  • Kulak için : EsSemi CC…
  • Saç için: El Bedi’   CC.
  • Adaleler için: El Kavi   CC.
  • Kalp Kasları için: ErRezzak   CC.
  • Atardamarlar için: El Cabbar   CC.
  • Kanser için: Celle Celaluhu
  • Burun için: Latif- Ğani- Rahim    CC.
  • Bacak için: ErRafi’   CC.
  • Göz – damarları için:El Muteal   CC.
  • Kolon için: ErRauf   CC.
  • Karaciğer için: En Nafi’   CC.
  • Prostat için: ErReşid   CC.
  • Yağ keseleri için: En Nafi’   CC.
  • İdrar kesesi için: El Hadi   CC.
  • Akciğerler için: ErRazık   CC.
  • Kemikler için:En Nafi   CC.
  • Dizler için: ErRauf   CC.
  • Saç Kepeği için: Celle Celaluhu
  • Kalp için: En Nur   CC.
  • Kalp Damarı için: El Vahhab   CC.
  • Sinirler için: El Muğni   CC.
  • Migren için: El Ğani   CC.
  • Guatr için. El Cabbar   CC.
  • Göz için: EnNur-Basir-Vahhab   CC.
  • Mide için: ErRezzak   CC.
  • Böbrek için: El Hayy   CC.
  • Bağırsaklar için: EsSabur   CC.
  • Pankreas-Şeker hastalığı için: El Bari   CC.
  • Rahim için: El Halik   CC.
  • Romatizma için: El Muheymin   CC.
  • Ğudde teymusiyye için: El Kavi   CC.
  • Göz Siniri için: EzZahir   CC.
  • Tansiyon için: El Hafid CC.
      Kaynak 


" Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi,
Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi "

Kanuni Sultan Süleyman Muhubbi mahlası ile yazdığı şiirinde böyle söylemiş. Dilimize de bu kalıp cümle yerleşmiş ve  bunu kullanarak rahmetli Barış Manço da bir şarkı yapmış. DİNLEYELİM 
Sağlığın nasıl gülüm sen ondan haber ver ?????  demiş şarkıda, ben demiyorum .
Haber ver deyince, bu aralar NTV radyoya takıldım. Radyo dinlemeyi sevenlere öneririm. Her şeyden biraz ama, doyurucu ve kaliteli. Henüz her şeyin saatini tam olarak bilemiyorum .Mesela biri tekrar olmak üzere iki kere Halit Kıvanç'ın programına denk geldim. Hem nostalji yaptım, hem eğlendim, hem bilgilendim. Bir de müzik programı var ki bayılıyorum. Mehmet Barlas ve Oğuz Haksever sunuyor. Adı, "Makam Farkı". Türk sanat Müziği seviyorsanız bu programı büyük keyifle dinleyeceğinizden eminim. Bir diğer favorim de "Köşe Bucak". Yekta Kopan ve Sevin Okyay birlikte sunuyorlar. Daha bir çok program var güzel mi güzel. Sabah uyanır uyanmaz açıyorum, gün boyu bana arkadaşlık ediyor. Bu satırları yazarken de bilgisayarımda dinlemedeyim.  ÖNERİRİM 

Tippi ile tanıştınız mı peki siz ? Ben az önce öğrendim onun varlığını ve yazdığı kitapları. Tippi 1990 doğumlu , çocukluğu Namibia'da geçmiş. Anne ve babası doğa fotoğrafçısı. Fillerin, aslanların, kertenkelelerin eşliğinde bir çocukluk yaşamış. Büyüyünce iki kitap yazmış. Tippi of Africa ve My Book of Africa. Şimdilerde ise Sorbonne Nouvelle üniversitesinde sinema öğrencisi. Şimdiki çocukların yetişme şartlarını onun çocukluğu ile kıyaslayınca, tercih şansım olsa onunki gibi bir çocukluk yaşatmak isterdim olmayan çocuğuma. Yok yok Afrika'da değil  Türkiye'de, ama hayatın taaa içinde.





Pazar, Aralık 15, 2013

Pazar Şarkısı

Sevmek dünyanın en yüce duygusu. "Bir insanı sevmekle başlar her şey." Çok, pek çok sevdiğim sözlerden biri. Sait Faik Abasıyanık Şöyle kurmuş cümleyi.

“Yalnızlık dünyayı doldurmuş. Sevmek, bir insanı sevmekle başlar her şey. Burada her şey bir insanı sevmekle bitiyor.”

Nice güzel sevgiler yaşanmış dünyamızda ve hala da yaşanmakta çok şükür. Hoş, son zamanlarda bu duygu biraz şekil değiştirse, biraz azalsa da yine de mevcut. Yoksa tümden helak olurduk. Sevgi derken sadece sevgiliye olandan söz etmiyorum. Doğaya, insana, hayvana, sanata, Allah'a .... Hepsi dahil. Bazıları var ki iz bırakıyor hafızamızın bir yerinde. Bize ait olması şart değil. İşte bugün o iz bırakan sevgilerden birine ait bir şarkı dinleteceğim size. 

Keyfiniz bol, sevginiz daha da bol olsun bugün. Sıcacık içeceklerinize , sıcacık duygular eşlik etsin. Tüm bunlarla beraber sokaktaki şeker yaratıkları da anımsayın. Biraz ekmek, biraz mama, biraz su ...


DİNLEMEK İÇİN TIKTIK


Perşembe, Aralık 12, 2013

Benden şeyler

İnstagram icat oldu mertlik bozuldu. O silahtı di mi ? Ama instagram'ın icadı ile bozulan bağzı şeyler de oldu, olmadı mı ? Orada her gün, her dakika bir şeyler paylaşınca , burası aksamaya başladı. Toparlarız bakalım. Hakkını veririz blogun da en kısa zamanda. 
A dostlar, uzun uzun zamandan beri boynumda bir problem vardı. Boynum taş gibiydi desem yeridir. Çok çok uzadı bu iş, 3-5 sene  kadar bir süre uzadı,  artık çözüm gerek dedim ve doktora müracaat ettim. Doktorcum dedim, benim boynum ağrımakta. Hemen emar'a alalım seni dedi. Gitmem dedim. O zaman film çekelim dedi kabul ettim. Zor kabul ederim ben. Ama ettim işte. Ve film çekilirken kendimi yaşlı teyzeler gibi hissettim. Hoş zaten bunu hastanenin kapısından girip, fizik tedavi bölümüne yönelirken, sağımdaki, solumdaki bastonlu teyzeleri amcaları görünce de hissettim ama bu başka bir sebepten. Ben en son film çektirdiğimde filmin çıkmasını beklemek için en az yarım gün gerekiyordu. Ay nasıl değişmiş her şey, filmi çekti elime verdi , haydi götür doktoruna dedi. Salaklaştım birazcık o anda ve işte anneannemi gördüm kendimde o an. Ruhu şad olsun.
Sonuç olarak, boynumda az miktarda kireçlenme, az miktarda düzleşme ve bol miktarda kasılma , sertlik varmış. Senin kasları gevşetelim biraz dedi doktorcum. 
_ İğne yaptırır mısın. ? 
Abaruuu, (bizim oralarda söylenen bir hayret nidasıdır bu / Niğde )  hayatımda iğne olmadım. Her şeyin bir ilki var elbet. Hadi bi cesaret cevap ver doktora.
_ Evet, yaptırırım .
Doktor halimi pek beğenmedi sanırım.
_ Söz mü ?
_ Söz, doktorcum.
Ve 6 adet iğne yazıldı reçeteye böylece. Günde iki adet kas gevşetici iğne. Bir adet de ödem çözücü ilaç. 



Kısa bir ara mevzuya. Cd rafından ( buraya da kısa bir not, bana cd'liğini veren sevgili arkadaşım Oya'ya bir kez daha teşekkür ) rastgele bir cd çektim yazıya başlamadan önce. Işık doğudan yükselir / Sezen Aksu . Bu cd denk geldi.  Ve bu satırları onun eşliğinde yazıyorum. Mest olmuş bir halde. An itibari ile çalan şarkıyı dinleyin istedim. DİNLENCE 

İlk iğne tecrübemde tam bir komediye dönüştü. Nereye yatıcam, neremi açıcam , "aman hemşire acıtma canımı bak ilk kez iğne oluyorum" derken, hemşire kızdı bana. 
_ Alt tarafı bir iğne olacaksınız nedir bu kadar korku anlamıyorum, diye celallendi bana.
Küstüm hemşireye. "Görürsün sen ikinciyi başka hemşireye yaptırırım " dedim içimden. İkinci iğne tecrübem daha da kötü oldu. Gittiğim başka hemşire canımı yaktı. Ona da küstüm. Mecburen tıpış tıpış hiç acıtmayan ama bana kızan ilk hemşireye geri döndüm. Ah ah çok problemliyim, çok nazlıyım. Hemşire kızımız acayip ciddi. Yüzü de gülmüyor. Ben de hiç konuşmuyorum. Öğrendim artık, yatıyorum sedyeye yüz üstü, sesimi çıkarmadan bekliyorum, iğnemi oluyorum, "teşekkür ederim" diyorum çıkıyorum. Hemşireye de üzülüyorum. Bir derdi vardır belki diye. Neyse ki bu sabah iğnesinde sevgili hemşirem, bana güldü, benimle konuştu, yumuşacıktı. Sevindim valla. Demek bugün iyi bir günü. Sordu  bana "iğneler iyi geldi mi " diye.
Ben bu iğneleri olana kadar yaşamıyormuşum meğerse. Elim kolum çözüldü. Boynum hareket ediyor. Aman allahım mis, mis. İğne ilaç bitince geri dönmez umarım o hallerim. Çok şükür çokk. Sevinçten şarkılar söyleyesim var. 
"Hava ayaz mı ayaz , ellerim ceplerimde 
Bir şarkı tutturmuşum duyuyorsun değil mi"
Gerçekten Ankara son derece ayaz günler yaşıyor. İğneye sabah 8 de gidiyorum. Rüzgar dokunduğu yeri jilet gibi kesiyor. Yerler cam gibi buz bir çok yerde. Bu sabah Max Fm 'den Özgür Aksuna güzel bir şey paylaşmış facebook'ta. Diyor ki  " Eller cepte değil, eldivenle elleriniz dışarıda yürüyün lütfen her yer buz dengenizi kaybederseniz sakatlanma riskiniz çok yüksek "
Biz şarkımızı eller cepte değil , eller dışarıda söyleyelim  en iyisi. Kar yağsa bu ayaz olmaz ama kar da yok. Kar yağınca kendisiyle buluşmamak ,oynaşmamak olmaz. Bu sebeple bahçeye gidildi pazar günü. Hem su saatlerinin üzeri kapatıldı dona karşı , hem de karla kaynaşıldı. 



Kaynaştığımız bir başka şey de Salo hanım mı desem bey mi desem hala kararsızım. Araba bahçeye yanaşır yanaşmaz koşarak geldi, ayaklarıma sürtünmeye başladı. Özlemişiz birbirimizi. O kadar çok özlemişiz ki ben Salo'yu eldivensiz olarak okşadım. Anlayın yani. 



Soğuklar ve kar nedeni ile tüm sosyal aktivitelerden uzak olarak evde ;  müzik, okuma, resim yapma, el işi yapma, ev işi yapma ve  bol bol sıcacık şeyler içerek günü tamamlamaktayım özetle. En sosyal aktivitem okuduğunuz  üzere günde iki kez iğneye gitmek. Cam önünde yağacak daha nice güzel karları beklemekteyim ayrıca. 

benden şeyler bu kadar şimdilik, sevgiler hepinize




Çarşamba, Aralık 11, 2013

Kar tanesi yapımı


Geleneklerimizde noel kutlamak olmasa bile hepimiz bu süsleri seviyoruz sanırım. Ben zaten kar ve kar tanelerine aşığım. Bu kolay kar tanesi yapımlarını buldum nette. Yapıp camıma asma niyetindeyim. Yapar mıyım bu tembellikle bilemem. Niyet ettim sadece. Silikon tabancası ile yapılıyor. Model bu ama yaratıcılık size kalmış. İstediğiniz malzeme ile renklendirin. Nasıl mı yapacağız  İŞTE BÖYLE 


İkinci örnek boncuklarla yapılıyor. Daha bir zevkli göründü gözüme. Bunlardan yeni yıl sofranız için peçetelikte hazırlayabilirsiniz. Kırmızı keçeden peçete halkası yapıp, üzerine de boncuktan yapacağınız beyaz kar tanesini dikebilirsiniz. Ya da bu şekilde yapıp, ağacınıza, cama asabilirsiniz. Yapılışını da vermişler sağolsunlar. Nerede ? İŞTE BURADA 


Bir diğer örnekte bu. Bunu evdeki miniklerle beraber yapma şansınız da var. Çünkü yapımı çok basit. Akıl edenlerin aklına sağlık. TIKTIK



Ve ve ve son olarak benim en bi sevdiğim işte. Yapılışı ve diğer fikirler..... Nerede ? İŞTE BURADA 



Pazar, Aralık 08, 2013

Pazar Şarkısı

                   Hepimize iyi pazarlar...


LA PRIMA COSA BELLA /  NICOLA DI BARI


gitarımı aldım,
ve senin için çalıyorum
öğrenmeye zamanım yok
ve çalmayı bilmiyorum
ama senin için çalıyorum

bu sesi duyuyorsun
şarkı söyleyen, kalbim o benim
aşkım aşkım aşkım
söylemeyi bildiğim şey bu
ama beni anlayacaksın

çayırlar çiçeklerle çaplı
kokuları senin kokun
ölmek istiyorum
artık şarkı söyleyemiyorum
daha fazlasını istemiyorum

ilk güzel şey
hayatta sahip olduğum
senin genç gülüşün, sensin.
ağaçlar arasında bir yıldız
gece aydınlandı
kalbim hep daha aşık
hep daha...







Cumartesi, Aralık 07, 2013

Yılbaşı kartı

Malum bugün hafta sonu. Güzel geçsin. Verimli geçsin. Eğlenceli geçsin. Bana göre bu üç şart aşağıdaki kartları yaparak sağlanabilir. Yılbaşı yaklaşırken,sevdiklerimize kendi ellerimizle yaptığımız bir kart postalamak hiç de fena olmaz diye düşündüm.Yapımları çok kolay ve evdeki malzemelerle yapılabilecek şeyler. Umarım beğenirsiniz. Üzerlerine tıklarsanız paylaşan kişilerin sayfalarına ulaşıp büyük hallerini ve daha çok çeşit görebilirsiniz.

Perşembe, Aralık 05, 2013

Sümbül




Sümbül zamanı geliyor yavaş yavaş. Fotoğraftaki benim eski sümbüllerimden biri. Yeni sanıp da sümbül aramayın çiçekçilerde. Henüz görmedim ben sümbül soğanlarını. Önümüzdeki ay çıkar diye düşünüyorum. Normalde  baharın müjdecisidir sümbüller ama her şey gibi onlar da değişime uğradı, Ocak yada Şubat gibi sümbülle kucaklaşma şansımız oluyor. Nergisler çıkmış yalnız. En kısa zamanda eve nergis alınacak. Sümbül soğanları çıktığında da evin her köşesine bir tane koymayı düşünüyorum. Şahane kokusunu doya doya hissedebilmek için.
Sümbül Hyacinthus cinsi soğanlı bir bitki. Familyası ise  Hyacinthaceae . Yeni bir familya imiş. Sümbül eskiden zambakgiller familyasında kabul edilirken şimdi bu yeni familya altında inceleniyormuş. 
Pek çok şeyde olduğu gibi , sümbülün de mitolojik bir hikayesi var. Okuyunca benim kafam biraz karışsa da yorumu sizlere bırakacağım. Tanırlar çıldırmış olmalı.

foto kaynak

Kral Amyklos’un Hyakinthos adında yakışıklı bir oğlu varmış. O kadar yakışıklıymış ki, Tanrı Apollon onun güzelliğine hayran olmuş. Ve çok iyi dost, arkadaş olmuşlar. Birlikte oldukları zamanları, Eurotas’ın çiçekli kıyılarında çimenler üstünde disk atmakla geçirmeye başlamışlar. Bir gün yine her zamanki çimenler üzerinde disk atmak için buluşmuşlar. Başı çelenklerle süslü, kelebek kanatlı  Zephyros da Apollon gibi, güzel Hyakinthos’a gönül vermiş. Zephyros Batı rüzgarlarını temsil eden tanrı. Onun Apollon’la sıkı fıkı görüşmesini çekemiyor, çok kıskanıyormuş . Zephyros, gemicilerin en sevdiği rüzgar olduğu halde görevini yapmıyor hatta kederlendiği dönemlerde gemileri kayalara bile çarptırıyormuş. O gün onları çimler üzerinde disk atarken görünce, Hyakinthos’a hastalık derecesinde bağlanan Zephyros bu fırsattan yararlanarak, Apollon’un diski Hyakinthos’a attığı sırada bir rüzgar estirerek  diskin yolunu şaşırtır ve disk Hyakinthos'un kafasına çarpıverir. Zavallı Hyakinthos yere yığılır. Kafası patlamıştır ve ağzından burnundan kanlar akmaktadır. Bu felaket karşısında Apollon kalbinden vurulmuşa döner. Deli divane olur. Apollon hemen sağlık tanrısını çağırır ve ona en etkili ilaçları yapmasını söyler. Fakat ne yazık ki ilaçlar işe yaramaz ve Hyakinthos oracıkta can verir. Kederinden ne yapacağını bilemeyen yaz mevsiminin kızgın tanrısı şöyle bağırır:

-Ey sevgili çocuk, ölüyorsun, senin taze ve güzel gençliğini ben kendi ellerimle yıktım, yok ettim. Madem ki ben seninle mezara, yer altına gelemiyorum, madem ki benim yerim göklerdedir, istiyorum ki seni kendim gibi bir ölümsüz yapayım. İstiyorum ki seni, neşeli ve kudretli olduğum zamanlarda görebileyim, ışıklarımla seni okşayayım, koklayayım. Onun için seni çiçek yapacağım. Sen yaşayacaksın. Ben dünyaya yaklaştığım ve ilkbahar kara kışı bozguna uğrattığı zaman sen topraktan baş kaldıracaksın. 
Apollon bu sözleri söyledikten sonra Hyakinthos’un kanının düştüğü yerden SÜMBÜL boy vermiştir.

foto kaynak






Pazartesi, Aralık 02, 2013

Travma sonrası bunalımı

Hoş geldin yeni ay, hoş geldin yeni hafta. İyi, güzel geldin de içini nasıl dolduracağız şimdi biz. Yeni şeyler bulmak lazım. Hep aynı hep aynı, böyle geçmez ki haftalar. Sudan çıkmış bir balık olarak hala hayatımı düzene koyamadım. Yaptığım hiç bir şeyden tatmin olmaz oldum. Eskiden bir fincan Türk kahvesi bile beni mutlu ederken şimdi içimdeki korkunç boşluğu o bile doldurmuyor. Evet, bu aralar kahve bile içmiyorum. İçsem de o ritüel  hali bitti. Şimdi kahve molaları bile sıradan. Mutluluk paylaşıldıkça güzel gibi klişe bir söz edebilirim burada. Ama öyle imiş. Kendimi bırakmadım, görünürde her şey yerli yerinde ama hisler, duygular boşlukta sallanıyor. Günlerim dolu dolu geçse de içimdeki boşluk bir türlü dolmuyor. Kendimden ummadığım kadar suskun dönemler yaşıyorum. Konuşmak bile istemediğim zamanlar oluyor. Bunun adı depresyon falan değil. Değişimin alışılamayan tarafının getirdikleri. Değişimle siz de değişiyorsunuz. Biliyorum zaman alacak. İşte ben de o arayıştayım, bu zamanı nasıl olumluya çevirip içini nasıl doldurabilirim. Evet bir çok şey yapıyorum ama daha elle tutulur bir şey yapmam lazım. İşe yaramalı. Üretmeliyim. Ama ne. ? 
Bazen akışına bırakmak gerekir . Ben de akışına bırakıp olumlu, yararlı şeylerin beni bulması için bir bekleyiş süresine gireyim en iyisi. 
Bu satırları okuyup kendimi eve kapatıp, bunalım takıldığımı falan düşünmeyin. Bir saniyem boş geçmiyor desem yeridir. Tüm gün evde olsam bile tv karşısına geçip miskin saatler yaşamıyorum. Okuyorum, resim yapıyorum, örüyorum, ev işi, yemek, dışarıda gezmekler vs vbg. son derece yoğun bir tempodayım. Ama bir boşluk var ki o dolmuyor işte. Bu da son derece rahatsızlık verici bir şey. Hele ki o boşluğu hiç hissetmemiş birisi için çok daha rahatsızlık verici. Yoksa içimdeki Polyanna mı tatile çıktı benim. O da değil tabii ki. O hala bir yerlerde olmasa bu kadar umutlu olamazdım geçeceğine dair. Yaşadığım şeyin adı psikolojik  travma. Anlamı ise şu. Annemi kaybettim. Şimdi ne yapmam lazım ?
Yazamadıklarımı, tam olarak ifade edemediğim duyguların tanımını bu yazıda buldum. Okudum . Siz de okuyun istedim her zamanki gibi. 
Okuyun

foto buradan




Cumartesi, Kasım 30, 2013

Meleklerle yaşamak

Melek ; Tanrı ile insan arasında aracılık yaptığına ve nurdan olduğuna inanılan manevi varlık, ferişte... Böyle geçiyor TDK sözlükte melek kelimesinin anlamı . Üniversite yıllarında Cumhuriyet gazetesinin verdiği bulmaca ekine çok meraklı idim. Bir yanımda ansiklopediler, bir yanımda TDK sözlük, öyle çözerdim o bulmacaları. Resmen sözlük ve ansiklopedi okurdum hatta bir aralar. O zamanlar internet yoktu. Yaşım ortaya çıktı işte. İnternetsiz yıllardan kalmayım anlayacağınız. Şimdi melek kelimesinin anlamına baktım da , aklıma o yıllar geldi. 



Kuşlu objeleri sevdiğim kadar melekli objelere de düşkünüm. Yukarıdaki objem en sevdiklerimden birisi. Etrafımda meleklerin dolaştığını da hissediyorum sanki bazı zamanlar ama çok fazla üzerinde durduğum bir konu değil. Bir ara araştıracağım detaylıca. Son günlerde aşırı bir popülaritesi var meleklerle yaşamamın. Bir çok kitapta mevcut bu konu ile ilgili. Hiç birini okumadım. O yüzden yorum yapamayacağım ama bazen melek kartlarına bakarım. Bu sabahta o kartlara başvurdum. Bazı cevapsız sorularınız vardır ya hani, işte benimde vardı öyle bir soru kafamda, kendimi rahatlatmak için karta başvurdum. İnanıyor musun derseniz ? Meleklere elbette inanıyorum. İmanın şartlarından biride "meleklere" inanmak. Kartlara inanıyor muyum ? Hayır. Peki neden kullanıyorum. Bazen herkes gibi benimde bu tür şeylerle ferahlamaya ihtiyacım oluyor. Ferahladım mı ? İstediğim cevabı aldığım için ferahladım ama doğru cevap mı acaba bu ?
Sizinde ihtiyacınız varsa böyle bir rahatlamaya. İşte o kartlardan bazıları. 




Bir de ismi  meleklerle ilgili olan  pek çok sevdiğim bir müzik var. Huzur versin size. Melekler sizinle olsun ve korusun daima. dinleyin





Perşembe, Kasım 28, 2013

Transaksiyonel Analiz

Nedir diye sorarsanız , anladığım kadarı ile iyi bir şey diye cevap verebilirim. Neden anladığım kadarı ile diyorum çünkü henüz tam olarak anlayamadım. Geçen günlerden birinde Cem Mumcu' nun web sayfasını ziyaret ettim. 2012 yılında yayınladığı  bir yazısını okudum . Ben Ok'im, sen Ok'sin . Bir kitap tanıtımı. Mumcu'nun Okuyanus yayınlarından çıkmış, Thomas Harris imzalı bir kitap. İşte bu kitap transaksiyonel analizden bahsediyormuş. Kitabı aldım, bugün itibari ile okumaya başladım. Kişisel gelişim okurum ara sıra. Bir de bunu okuyayım bakalım. Böylelikle Transaksiyonel Analiz  kelimesi ile tanıştım. İyi de nedir bu TA di mi ?

Yaşam, kişiler, kişilik, gelişim , psikoloji  vbg...  gibi çok geniş bir alanda, insan davranışlarını açıklayan bir yaklaşım TA. Eric Berne tarafından geliştirilmiş. Okumak isterseniz kimdir diye BURADA Temelinde olumlu bakmak var ama sadece dünyaya olumlu bakmak yetmiyor, karşındaki insanı da kendini de, iyi yani "Ok" olarak görmek önemli. Bir de iletişime geçtiğin kişinin o anda kim olduğunu bilmek önemli. Yetişkin mi, ebeveyn mi çocuk mu ? Çoğunluğumuz başka hayatlar yaşarız. Kendi hayatını yazmak ve yaşamak çok kolay değildir. İstediğiniz işi yapmak bile kısıtlanmıştır genel olarak. Misalen ben ; kendi hayatımı yazabilseydim eğer tiyatro oyuncusu olmak isterdim. Ama ailemin yazdığı hayatı yaşadım işletmeci oldum. İşte TA , size kendi hayatınızı yazma ve yaşamak şansını veren bir yaklaşım. İçimizde bulunan yetişkin, ebeveyn ve çocuğu tanımamızı sağlayan bir kitap tutuyorum şu an elimde. Değişim için hiç bir zaman geç değildir. Kısıtlılık halinden sıkıldıysanız bu bir adımdır belki de. İçimdeki yetişkin, ebeveyn ve çocukla tanışmak istiyorum. şahsen. Siz de isterseniz diye paylaştım bu bilgileri. Bunları yazarken kimdim acaba ? Yetişkin mi, ebeveyn mi , çocuk mu ?


Konu ile ilgili makaleler okumak isterim diyenlere...
 tıktık



Çarşamba, Kasım 27, 2013

Demiş ki şair








Aşk; Görmekten çok özlemeyi sever,
Dokunmaktan çok düşlemeyi.. 
Ve aşk öyle haindir ki;
Nerde imkansız varsa gider onu sever..

Özdemir Asaf

Salı, Kasım 26, 2013

Titre ve kendine gel

Yok size demiyorum , kendime diyorum. İsterseniz size de derim " titre ve kendine gel " .

Beni bu güzel havalar mahvetti,
Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada aşık oldum;
Eve ekmekle tuz götürmeyi
Böyle havalarda unuttum;
Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti.

Böyle söylemiş Orhan Veli Kanık . Onun bahsettiği bahar havaları olsa da , beni mahveden bu Kasım havaları. Ara not : Şu anda radyo da Belle çalıyor. Bu şarkı bir başka güzel, bir başka duygulu, bir başka işte. Dinleyin  Ekim ayından beri böyleyim aslında. Bir uyuşuk, bir miskin, bir durağan, bir isteksiz. Bunu bazen depresyon olarak özetliyorum , bazen de " sanırım vücudum kendini kışa hazırlıyor " diyorum kendim kendime. Konuşurum bazen kendimle. Bak kendim, titre ve kendine gel diyorum bugün de işte. Gelirse gelir , gelmezse bütün bir kış böyle miskin kediler gibi, kıvrılır kalırım her bir köşede. Ay yoksa bana nazar mı değdi. Esniyorum işte bak. Aman kimin nazarı değecek. Ne yaptım ki nazar değecek. Olsun yine de okuyum nazar duasını. Püff püf püff.. Elemtere fiş kem gözlere şiş. 

Gün yetmiyor bana, siz de durum nasıl. Bir saniyem boş geçmese de , çok şeyi yetiştiremiyorum. İlk iş ev nasıl düzenli ve temiz kalır bunun kursuna gideceğim. Topladıktan sonra evi dağıtmam on dakika sürmüyor zira. Evet ben bir balığım. Dağınık, her şeyi biriktiren duygusal bir balığım. Tamam ama böyle de olmuyor , darmadağınık. Geçenlerde canım yeğenim uğramıştı, "ben seni bir toparlayım" diye işe girişti. Değişim şart. Böyle olmuyor. Şimdi pat kapı birisi gelse, şaşar halime. Ev dandini ben burada oturmuş bloga yazıyorum. Kalk önce bir evi barkı toparla di mi ? Evi toparlarken kendimi de  toparlamam lazım. Fazla dağıttım. Resim yapmak istiyorum tık yok. Kitap okumak istiyorum, her dışarı çıktığımda kitap dergi ne bulursam alıp geliyorum, hepsi başucumda duruyor tık yok. Geçenlerde örgü örmeye başladım, 10 cm ördüm öylece kaldı, tık yok. Film izlemek istiyorum, hiç bir şey izleyemiyorum tık yok. Gönül işleri derseniz ondada tık yok. 

Yazdım öylesine, öylesine değil aslında, sohbetim sizinle. Okuyup sohbetime iştirak ettiniz teşekkür ederim. Bu bahsettiğim şeylerin en az birini yapmak için şimdi ben giderim.


Ben giderim adım kalır dostlar beni hatırlasın.





.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...